Arama

24 Mayıs 2013 Cuma

400 senede değişmeyen fikirsizlik...

   
     
       Bu sefer de şu alkol kısıtlaması ile ilgili bir yaz yazayım dedim,hani yazı değil aslında bir hikaye paylaşayım..Başımızdakilerin 1600'lü yıllarda yaşamış olan hükümdarlardan farklı olmayan bir düşünce yapısına sahip olduklarının kanıtı gibidir aslında..Baskı ceza yasaklama zihniyeti ile bazı şeyleri düzeltebileceğini sanmak soğan tarlasında tespih imamesi aramak gibi..Ama işte olayın asıl nedeni gündem değiştirmek olduğu için her türlü kahpelik normaldir bazı insanlar için..Neyse olayımız 1600'lü yıllarda geçer..Hükümdarımız ise 4.Murad'tır..Şuan ki ile pek farkı olmayan bir hükümdar yani..


          4. Murat devri... Padişah tarafından mey, afyon ve fal bakmak yasaklanmış. İstanbul'da bütün meyhaneler ve genelevler yer altında faaliyet göstermeye başlamış. 4. Murat bir gece,normal bir kıyafet ve tanınmayacak şekilde görünür biçimde İstanbul'a indiğinde, karşı yakaya geçmeye karar verip bir sandal kiralamış...Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyor tabi.. Bir süre sonra, sandalın yanından sarkan bir halatı çekmiş.. Halatın ucunda orta boy bir su testisi.. Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormuş. Sandalcı "Ne olacak, mey işte" diye gülerek müşterisine ikram etmiş. Her ne kadar yasaklamış olsa da, 4. Murat'ın alkolle arasının iyi olduğu bilinir. İkramı kabul etmiş ama yine de, "Mey yasak. Hünkarımız görse kafanı vurdurur diye korkmuyor musun?" diye sormaktan da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle, "Yahu hünkar nereden görecek bizi denizin ortasındayız,her gece böyleyim ben" demiş.

      Aradan biraz zaman geçmiş.. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış...Adam yine  hemen müşterisine de ikram etmiş. Sultan yine kabul etmiş ama yasağı gene hatırlatmış.. Sandalcı aynı şekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasında" demiş. Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış. Hünkara, "Ver 5 akçe de falına bakayım" demiş. Fal 4. Murat'ın en kızdığı şeydir,bunu birçok ortamda anlatmıştır..Ama "hadi biraz daha sabır edeyim" diye düşünüp, "Bak hadi" demiş.Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, "Efendi, sorunu sor bakalım" demiş. Padişah, "Hünkar şu anda nerededir?" diye sormuş. Sandalcı taşlara bakıp "Hünkar şu an denizdedir" demiş. 4. Murat güya endişelenmiş havalarına girip, "Sakın yakınımızda bir yerde olmasın" diye sormuş sandalcıya ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden, 4. Murat'ın ayaklarına kapanıp, "Affet beni hünkarım " diye yalvarmaya başlamış. Kıyıya dönene kadar yalvarmaya devam etmiş. Padişah dayanamayıp, "Sana bir soru soracağım. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurduracağım" demiş. Sandalcı sevinçle, "Padişahım çok yaşa" demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış.

      4. Murat, sandalcıya, "Dönüşte İstanbul'a hangi kapıdan gireceğim?" diye sormuş. Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, "Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affinıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bir kağıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?" demiş. Hünkar başını "Olur" anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş...Padişah kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedaisine, "Hemen boynunu vur şu kafirin" emrini vermiş. Sonra da, "Surlara yeni bir kapı açıla! İstanbul'a oradan gireceğim" demiş çevresindekilere.. Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkanı şehre girmiş. 4. Murat bir ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş. Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmış. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kağıda şunları yazdığını görmüş, "Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun"

O gün bugündür de işte o kapı, "Yenikapı" olarak anılır..



     Hani 10000'lerce boş beleş hadise inanan insanlar gibi olmayın ama Yenikapı tarihçesi çok önemli kaynaklara dayanır ve gerçekliği bir çok tarih kitabında geçmektedir..Olay zaten bu hikaye değil,olay bu adamların yüzlerce yıl dahi geçse de yasakla baskı ile birşeyleri değiştirebileceklerini zannetmeleri..Hatırlar mısınız şuan ki zamanın 4.Murad'ı olan kişi kısa bir zaman önce ne demişti ?? Aynen şunu demişti " insanların yaşam standartlarına giyimlerine kuşamlarına hayat tarzlarına 10 yıldır hiç karşı gelmedik"...Şimdi sorarım size bu nasıl bir yalandır,bu nasıl bir riyadır?? İyi akşamlar der,Aşık Veysel ustamı hatırlatırım ;

 "  Sofular Haram demişler,bu aşkın şarabına..
   
   Ben doldurur,ben içerim..Günah benim kime ne!!!"
           

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Reyhanlı'da ki Gerçekler..



        11 Mayıs Cumartesi günü Hatay'ın ilçesi Reyhanlı'da patlatılan iki adet ayrı bomba ile "SÖZDE" 46 ölü olduğu söylenmiştir..Bu rakamı veren tamamen ülkenin başbakanı ve diğer bakanlarıdır..Ama ne olduysa hiç hesaba katmadıkları bişey olmuştur ve olaydan 6 saat sonra ilçede ve ilçeye yakın olan hastanelerden ölü sayıları ile ilgili resmi açıklamalar gelmeye başlamıştır..

     Defne Hastanesi ; 26
     Antakya Devlet Hastanesi ; 44
     Kırıkhan Hastanesi ; 18
     Akademi Hastanesi ; 6
     Akdeniz Hastanesi ; 3 
     Araştırma Hastanesi ; 30
     Reyhanlı Devlet Hastanesi ; 50 
  
     Bunlar ortaya çıkınca birden nedense saat 21.00 sularına doğru ülke genelinde haber yasağı ve gazetecilere bilgi paylaşımı yasağı getirilmiştir..Ve bu yasakla 46 olarak sabitlenmiştir hükümet tarafından ölü sayısı..Sadece 30-40 arası ölmesi beklenen ağır yaralı insanın durumları ile ilgili tek haber yoktur dünden beri? Pazar sabahı itibari ile bölge ile tüm haber ağı ve irtibat sonlandırılmıştır ve ne olup bittiği hakkında kimsenin tek bilgisi yoktur..Yani 2013 yılı itibari ile ileri demokrasiden bahseden bir hükümet,bir ilçesini tamamen orta çağ zihniyeti ile dış dünyaya kapatmıştır..
  
      Ama tabi Reyhanlı halkının şuan diken üstünde olduğu ve öso teröristlerine saldırılar düzenlediği bilinmektedir tüm gün..Şehirde tek yükselen ses Hükümet istifa ve tayyip istifa sesleridir..

      Şuan , Suriye yönetimi yaptı diye komedi açıklamalar yapılmaktadır..Bunu Suriye hükümetinin yapmasının imkanı yoktur çünkü Suriye sınırımızın doğusu Pkk ve PYD kontrolündedir..Batısı ise Öso militanları ve El kaide kontrolündedir..Yani anlayacağınız hükümet sınırımızı teröristlere tamamen dirsek teması ile bırakmıştır..Esad hükümetinin uçakla yaptığı saldırılar dışında oralara girmesinin imkanı ihtimali yoktur..Sonuç olarak bu saldırıyı hükümetin her fırsatta desteklediği Özgür Suriye Ordusu militanlarının yapmış olma ihtimali çok yüksektir..

      Bu konu ile ilgili son söyleyeceğim,ölen her vatandaşın vebalinin bir bölümü ben hükümetin politikalarını seviyorum  diyen bu partinin tüm yandaşları ve seçmenlerinindir..Allah ülkeyi dost görünen içteki tüm gerici ve düşmanlardan korusun..